0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

REKLAM

İstanbul’da aralarında yedi gazetecinin de bulunduğu onlarca kişi için önce ‘serbest bırakılacaklar’ denmesine rağmen saatler sonra tutuklama kararı geldi. Gazeteciler Salı günü ‘gösteri yürüyüşlerine muhalefet’ten tutuklandı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alındığı tarih olan 19 Mart’tan beri 1.418 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Yerlikaya, “Halen gözaltında 979 şüpheli bulunurken bugün 478 şahıs mevcutlu olarak adli makamlara çıkartılacak. Sokakları terörize etmeye kalkışanlara, milli ve manevi değerlerimize, polislerimize saldıranlara asla taviz verilmeyecektir,” dedi.

Önce ‘serbestler’ dendi sonra tutuklama geldi

Pazartesi günü gerçekleştirilen ev baskınlarında gazeteciler dahil 73 kişi gözaltına alınmıştı. Salı sabah saatlerinde gözaltına alınanların serbest bırakılacağı bildirildi. Bu, ailelere ve avukatlara da söylendi.

Hatta savcı bazı kişilere adli kontrol kararı vereceğini avukatlara ve ailelere bildirmiş ve gözaltındakilerin adliyenin C kapısından bırakılacağını söylemişti. Ancak savcı kısa süre sonra avukatlara haber göndererek adli kontrol kararını geri çektiğini bildirdi.

İlerleyen saatlerde gözaltına alınanlar hakkında tutuklama talep edildi. Toplamda 206 kişinin tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiği bildirildi. Mahkemeler gazeteciler öğrencileri ve protestocuları tutukladı. Toplamda 66 kişinin tutuklandığı bildirildi. Ancak mahkemeler sürüyor.

Tutuklamalar ”Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet suçu”ndan yapıldı.

‘Serbest bırakma’ bildirimi sonrası yapılan tutuklamalar avukatlar tarafından tutanak altına alındı.

‘Talimat mı geldi?’

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da Adalet Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye verdiği yazılı soru önergesinde ‘talimat mı geldi’ diye sordu: ”Savcının kısa süre içinde kararını değiştirmesinin hukuk sosuna bulanmış ‘saray yargısı’ndaki izahı nedir? Kişilere nezarethanede eşya teslimi yapılıyorken tutuklamayla sevk edilmelerinin sebebi saraydan gelen talimatın bir sonucu mudur?​”

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tutuklanan gazetecilerin isimlerini şöyle verdi:

Foto muhabir Bülent Kılıç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi foto muhabiri Kurtuluş Arı, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam, AFP (Agence France-Presse) foto muhabiri Yasin Akgül, NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun, gazeteciler Zeynep Kuray, Hayri Tunç.

MLSA açıklamasında şöyle dendi: ”Gazeteciler 25 Mart sabahı adliyeye getirildi. İlk olarak serbest bırakılmaları yönünde karar verildi. Ancak gazeteciler tam bırakılmak üzereyken öğle saatlerinde savcılık bu kararı değiştirerek sekiz gazeteciyi tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti. Aynı gün içinde tutuklama kararı çıktı.”

DİSK Basın-İş: Açık bir kumpas

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Basın-İş sendikasının açıklaması ise şöyle: ”Bu meslektaşlarımızın hepsinin polis şiddetini kayda geçirmesi tesadüf değildir. Gazetecilerin bir kısmının, ellerinde ekipmanlarının bulunmadığı ya da dinlendikleri anlarda çekilen ve basın kartlarının da görünmediği fotoğrafları, eylemleri yönlendirdikleri iddiasına kanıt olarak gösterildi. Bu açık bir kumpastır. Savcının gazetecilerin avukatlarına, adli kontrolle serbest bırakılacaklarını bildirmesinden bir süre sonra fikrini değiştirmesi ve tutuklama talebiyle hakimliğe sevk etmesi ve kararın bu yönde çıkması, yargının talimatla çalıştığının en açık örneğidir.”

Gazeteci Uludağ: Hangisine inanalım?

Gazeteci Alican Uludağ ise tutuklamaları yapan bir hakimin aynı suç için hem ‘tutuklama şart’ hem de ‘tutuklama olmaz’ dediğini yazdı. Uludağ’a göre foto muhabiri Kurtuluş Arı’nın arasında bulunduğu dokuz kişiyi tutuklayan hakim ‘kanunu aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlere silahsız katılarak ihtira rağmen dağılmama’ suçu için ‘suçun vasıf ve mahiyeti’ diyerek ‘tutuklama gerekli’ demiş.

Gazeteci Uludağ’ın paylaştığı belgede ise aynı hakimin yine aynı kararında iki kişiyi serbest bırakırken ‘kanunu aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlere silahsız katılarak ihtira rağmen dağılmama’ suçu için ‘suçun niteliği ve önemine göre tutuklama tedbiri ölçülü olmaz’ dediği görülüyor. Uludağ ”Hangisine inanalım?” diye sordu.

REKLAMNe oldu?

İmamoğlu, 18 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diplomanın iptal edilmesinden bir gün sonra gözaltına alınmış daha sonra da 23 Mart’ta ‘yolsuzluk’ soruşturmasından tutuklanmıştı. Tüm bu süreç, İBB Başkanı’na son haftalarda açılan soruşturmaların ardından ve CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı ön seçiminin öncesinde geldi. Bu soruşturmaların başlangıcında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Onlar da çok iyi biliyorlar ki daha turpların büyükleri heybede. Telaşlarının sebebi bu,” demişti.

Ancak İmamoğlu tutuklanmasıyla aynı gün 15 milyona yakın oyla CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi. Ardından İçişleri Bakanlığı kararıyla İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı.

İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanmasıyla tetiklenen kitlesel protestolar, Türkiye’de on yıldan uzun süredir görülen en büyük gösterilere dönüştü. Polis, protestolara karşı biber gazı, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi. İstanbul başta olmak üzere ülkenin birçok büyük şehrinde güvenlik güçleri göstericilere sert müdahalelerde bulunuyor.

Yetkililer aralarında gazetecilerin de olduğu 1.100’den fazla kişiyi gözaltına aldı. Aynı zamanda sosyal medya platformu X’e yüzlerce hesap engelledi.

REKLAM

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Ankara’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada protestoları ‘şiddet hareketi’ olarak nitelendirdi.

Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın geçen hafta lirayı desteklemek için üç gün içinde 25 milyar dolara kadar müdahalede bulunduğunu tahmin ediyor.

Haber Kaynak : TR.EURONEWS.COM

“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”